Kitabın Adı: Her Şey
Özgün Adı: Everything,
Everything
Çeviren: Funda Tatar
Sayfa Sayısı: 344
Yayınevi: Pena Yayınları
Goodreads Puanı: 4,4 (27K+)
Benim Puanım: 7/7
Arka Kapak
En Büyük Risk Hiç Risk
Almamaktır.
Bazen en sevdiğim kitapları sondan başa tekrar okurum. Son bölümden başlar ve başa kadar tersten okurum. Bu şekilde okuduğunuzda, kitabın bölümleri de umuttan çaresizliğe, kendini tanımaktan şüpheye doğru gider. Aşk hikâyelerinde çiftler sevgili olarak başlar, sonunda yabancı olurlar. Yetişkinliğe ulaşma kitapları yolunu kaybetme hikâyelerine dönüşür. En sevdiğiniz karakterler yeniden doğar. Benim hayatım bir kitap olsa ve tersten okunacak olsa, hiçbir şey değişmezdi. Bugünün dünden hiçbir farkı yoktu. Yarın da bugünle aynı olacaktı. Maddy'nin Kitabı'nda, bütün bölümler birbirinin aynısıydı. Olly'ye kadar.
Bazen en sevdiğim kitapları sondan başa tekrar okurum. Son bölümden başlar ve başa kadar tersten okurum. Bu şekilde okuduğunuzda, kitabın bölümleri de umuttan çaresizliğe, kendini tanımaktan şüpheye doğru gider. Aşk hikâyelerinde çiftler sevgili olarak başlar, sonunda yabancı olurlar. Yetişkinliğe ulaşma kitapları yolunu kaybetme hikâyelerine dönüşür. En sevdiğiniz karakterler yeniden doğar. Benim hayatım bir kitap olsa ve tersten okunacak olsa, hiçbir şey değişmezdi. Bugünün dünden hiçbir farkı yoktu. Yarın da bugünle aynı olacaktı. Maddy'nin Kitabı'nda, bütün bölümler birbirinin aynısıydı. Olly'ye kadar.
~~~
"Muhteşem ve şiirsel."
-The New York Times Book Review
"Kalbinizi ısıtacak bu hikâye, umut ve hayallerle sarılı aşkı tüm riskleriyle kabullenerek normalin ötesine geçiyor."
-Kirkus Reviews
"Okumaya başladığınızda her şeyi bırakmak istemenize yol açabilir... bu lanetli aşk masalına kapılmamak çok zor."
-The Times
"Bizi mahvedecek kadar güçlü bir aşk üzerine kurulu bu olağanüstü ilk roman, bir ilk roman için fazla iyi. Şefkatli, yaratıcı ve güzel anlatımıyla; şaşırtan sonuyla Her Şey bu yıl okuduğum en güzel kitaplardan biri."
-Jodi Picoult
"Müthiş, Nicola Yoon tamamen eşsiz ve güzel bir okuma deneyimi yaşatıyor. Muhteşem yazısı, bir aşk hikâyesini kimsenin anlatmadığı gibi anlatmak için özgün çizimleriyle iç içe geçiyor. Bunun gibi bir kitabı okumuş olamazsınız."
- David Arnold,
"Bazen tamamen farklı ve inanılmaz MÜKEMMEL bir kitapla karşılaşırsınız. Günlük parçalarından kitap yorumlarına, çizimlerden mesajlaşmalara, Maddie ve Olly'nin aşk hikâyesi acı, tatlı ve cesur. Herkesin okuması gereken bir kitap."
-Justine Magazine
"Her Şey'in her şeyi var... Romantizm, cesaret ve zekâ. Nicola Yoon'un kitabı ve sesi, kitabı bitirdikten sonra bile uzun süre benimle kaldı."
-Danielle Paige
-The New York Times Book Review
"Kalbinizi ısıtacak bu hikâye, umut ve hayallerle sarılı aşkı tüm riskleriyle kabullenerek normalin ötesine geçiyor."
-Kirkus Reviews
"Okumaya başladığınızda her şeyi bırakmak istemenize yol açabilir... bu lanetli aşk masalına kapılmamak çok zor."
-The Times
"Bizi mahvedecek kadar güçlü bir aşk üzerine kurulu bu olağanüstü ilk roman, bir ilk roman için fazla iyi. Şefkatli, yaratıcı ve güzel anlatımıyla; şaşırtan sonuyla Her Şey bu yıl okuduğum en güzel kitaplardan biri."
-Jodi Picoult
"Müthiş, Nicola Yoon tamamen eşsiz ve güzel bir okuma deneyimi yaşatıyor. Muhteşem yazısı, bir aşk hikâyesini kimsenin anlatmadığı gibi anlatmak için özgün çizimleriyle iç içe geçiyor. Bunun gibi bir kitabı okumuş olamazsınız."
- David Arnold,
"Bazen tamamen farklı ve inanılmaz MÜKEMMEL bir kitapla karşılaşırsınız. Günlük parçalarından kitap yorumlarına, çizimlerden mesajlaşmalara, Maddie ve Olly'nin aşk hikâyesi acı, tatlı ve cesur. Herkesin okuması gereken bir kitap."
-Justine Magazine
"Her Şey'in her şeyi var... Romantizm, cesaret ve zekâ. Nicola Yoon'un kitabı ve sesi, kitabı bitirdikten sonra bile uzun süre benimle kaldı."
-Danielle Paige
YORUM
Kitabı Satın almak için:
Selamlar! Size muhteşem bir
kitabı tanıtmaya geldim. Daha doğrusu geldik. Cadılar bu ay yine iş başında -,-
Ne zamandır yabancı
bookstagram ve bloggerlarda gördüğüm ve ilgimi cezp etmiş bir kitap olan
Everything Everything geçtiğimiz günlerde (ya da haftalarda?) Türkçe’ye de
çevrildi ve raflarımızı Pena Yayınları ile şenlendiriyor.
İtiraf ediyorum, kitabın
konusunu bilmiyordum. Hatta iki kat itiraf ediyorum, kitap hakkında hiçbir
yorumu okumamıştım. Sadece kapağını çok beğendiğim için merak ediyordum. Evet,
evet, durmayın hadi, ön yargılıyım aynen…
Kitabımız Madeline adında
bir AKİY hastasının yaşamını anlatıyor. Hastalığı tüm detaylarıyla
anlayamadığımı söylemem gerekir fakat size şu şekilde açıklayabilirim: AKİY
hastalığı, çok şiddetli bir alerjik reaksiyon gibi. Arıya alerjisi olan birinin
arı tarafından sokulduğunu düşünün. Sonra da bunu beş buçuk katına falan
çıkarın. Madeline’in hastalığı da öyle. Onun hayata alerjisi var. Neyin tetikleyici olduğu/olacağı hiçbir zaman
bilinemiyor, öngörülemiyor.
On sekiz yıllık hayatı
boyunca evden dışarı çıkmamış. Gerçekten çıkmamış. Evin içinde bir filtre var,
düzenli olarak havayı komple yeniliyor. Yani Madeline aslında bizimle aynı
havayı bile solumuyor çünkü evindeki pencereler hiçbir zaman açılmıyor.
Arkadaşı yok. Sadece kitapları
var. Ve annesi. Ve hemşiresi.
Her gün saat başı bazı değerleri
ölçülüp düzenli olarak not ediliyor. Skype üzerinden dersler alıyor. Ve okuyor.
Bolca okuyor, aklınızın hayallinizin alamayacağı kadar.
Derken bir gün yan evlerine
bir aile taşınıyor ve hayat, Madeline için ilk kez sıradan olmaktan çıkıyor.
Şunu söylemeliyim, kitap
harikaydı! Benim için 2016 favorilerinden olacağına şüphem yok. Yazarın dili o
kadar güzeldi ki ince bir esprisine dakikalarca gülerken, daha ilk kelimesinde acı
kokusunu aldığım basit bir cümle ise dakikalarca ağlattı.
Kitabın içinde muhteşem
ötesi çizimler var. Maddy’nin günlük sağlık çizelgesinden tutun da midesinde
dans eden kelebeklere, aya çıkmış gezinen bir astronota kadar. Çizimler şahaneydi.
Çizimlerin açıklamasında yazılanlar ise muhteşemdi. Yazarın mizahı gerçekten
çok güzel, absürt komediye girmiyor, daha ziyade zekice yazılmış cümleler
bunlar.
Ve çizimlere geri dönersek,
bunları resmeden kişi yazarın kocası. Şahane değilse ne?
Gel gelelim Olly
karakterine. Kendisi kitapta çok büyük bir rol oynuyor çünkü Maddy için her an,
her yerde o var. Okuduğu kitapta, izlediği filmde, gözünün dalıp gittiği halıda
bile; her yer Olly, her şey Olly.
Olly karakterinin benim için
çok özel olduğunu söylemeden geçmemeliyim. İdeal koca adayım olduğunu bile
iddia ediyorum aslında. Çok güzel seven biri. Çok hareketli. Çok tutkulu. Çok
komik. Çok anlayışlı. Ve kendisi farkında olmasa da çok pozitif, kucak dolusu
umut dolu.
Kısaca yan karakterlere de
değinip yorumumu sonlandırmak ve size çok mu çok güzel alıntılar yazmak
istiyorum son olarak da.
Maddy’nin hemşiresi. Kadın
tam bir can yoldaşı. Dünya tatlısı. Otoriter ama daha çok yufka yürekli. Maddy’yi
kızı gibi seviyor ve şöyle bir bakınca öyle olmasa tuhaf karşılardım çünkü
yıllardır beraberler ve Maddy gerçekten özel bir kız.
Bir de Maddy’nin annesi var
elbette. O da çok büyük bir rol oynuyor. Aslında kendisine hiçbir zaman büyük
bir sempati besleyemedim ve bunun sebebi de korumacılığı. Maddy dışarıdaki
dünyayı tanımak istiyor ama annesi izin vermiyor. Ve kalbim parçalanarak ona
hak veriyorum. İşin en kötü tarafı da bu çünkü o aslında sadece kızını korumaya
çalışan bir anne ve yapmak zorunda olduğu şeyler kızının istekleriyle
uyuşmuyor.
Elbette Maddy de bunları
istediğini Olly ile tanışana kadar gerçekten fark etmiyor, orası ayrı.
Kitapta son kısımlara doğru
patlak veren bir olay var ki ağzım açık okudum resmen. Bir şeylerden
şüphelendiğim doğru ama asla neyden, kimden şüphelendiğimi bilemedim. Zaten
gerçekleşen olay da aklımın ucundan dahi geçmemişti. Yine de bir şey olacağını
seziyor gibiydim çünkü bir şeyler olmak
zorundaydı.
Bu kelimeleri Her Şey için
kaç kere kullandığımı ben bile sayamadım ama kitap muhteşemdi, yahu!
Bir arkadaşıma hediye olarak
ne alsam diye düşündüğümde, aklıma gelecek ilk şey bu kitap olacak. Bundan eminim.
Son kez.
Alın, okuyun!
Ve alıntılar~
Başparmağıyla benimkini
okşayarak parmağımın bitiminden bileğime
doğru ince bir yol çizdi. Tenim, her bir hücrem, aydınlandı. Hasta olmayan
normal insanlar bunu hep yapıyorlar mıydı? Bu hisle nasıl başa çıkıyorlardı? Durmaksızın dokunmaktan kendilerini
nasıl alıyorlardı?
~
En sonunda, “Turuncu senin
rengin,” dedi.
Üstümde yeni aldığım
tişörtlerden biri vardı. V yaka, dar bir tişörttü ve şimdi benim en sevdiğim
kıyafetim olmuştu. Aynı tişörtten on tane daha alabilirdim.
~
“Pembe dudakların var,
ısırdığında daha da pembeleşiyorlar. Benimle tartışmaya geçeceğin anlarda daha
çok ısırıyorsun. Bunu azaltmalısın. Tartışmayı, ısırmayı değil. Dudaklarını ısırman
çok sevimli.”
~
Onunla konuşmaya
doyamıyordum. Kelimelerle dolup taşıyordum. Ona söylemek istediğim şeylerin
hiçbir zaman sonu gelmeyecek gibiydi.
~
Onu rahatlatmak, birkaç
dakikalığına da olsa ailesini unutturmak için bir şeyler, sadece bir şeyler
değil, en doğru şeyi söylemek istiyordum ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. İşte
insanlar bu yüzden birbirlerine dokunuyorlardı. Bazen kelimeler yetersiz
kalıyordu.
~
Belki her şeyi öngöremezdik
ama bazı şeyleri görebilirdik. Mesela, ben kesinlikle Olly’ye âşık olacaktım.
Ve bu, hemen hemen
kesinlikle, bir felaket olacaktı.
~
İçinde gönül yarası hikâyeleri
geçen bir sürü kitap okudum. Hiçbirinde ‘bir parça’ diye bir tanımlama görmedim.
İç parçalayan ve dünya yıkan, evet. Bir parça, hayır.
~
Ben şaşkındım çünkü geri zekâlının
tekiydim ve söylemiş olduğum şeye inanamıyordum. Carla şaşkındı çünkü geri zekâlının
tekiydim ve söylemiş olduğum şeye inanamıyordu.
~
Madeline: Hiç
de acımasız görünmüyorsun.
Olly: henüz
beni o kadar iyi tanımıyorsun
~
Olly: herkesin
kötü alışkanlığı vardır
Madeline: Benim
yok. Niye ki? Senin kaç tane var?
Olly: en
sevdiğimi seçmeye yetecek kadar
~
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder