artemis yayınları

Cinder || Marissa Meyer (Ay Günlükleri #1) Kitap Yorumu

04:08

Kitabın Adı: Cinder
Özgün Adı: Cinder
Çeviren: Deniz Arı
Sayfa Sayısı: 421
Goodreads Puanı: 4,14 (342K +)
Benim Puanım: 4/5

Arka Kapak
Gelecekte bile, hikâye "bir varmış bir yokmuş" dİye başlıyor… İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin'e hoş geldiniz. Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil. Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya'yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya'nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…

Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai'in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya'nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda... Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?

Marissa Meyer, Washington'ın Tacoma kasabasında doğup büyüdü. Henüz küçük bir çocukken kitaplara âşık olan Marissa, ergenlik yıllarından beri gençlik edebiyatı üzerine çalışıyor. Peri masallarına da büyük bir sevgi besleyen Marissa, gençlik günlerinden beri bu masalları yeniden kurguluyor ve bu tutkusundan da vazgeçecek gibi görünmüyor.

Yorumum

“Ğaağaağa!” diye çığlıklar atarak kafamı duvarlara vurmak istediğimi belirteyim öncelikle. Kitabı sürekli diken üstüne okudum. Bir oturdum bir kalktım, yattım, doğruldum. Bu kitabı okumak için doğru pozisyonu bir türlü bulamadım.

Sizde nasıl oluyor bilmiyorum ama ben heyecanlandığım zaman okuyamıyorum. Yani aslında mantık şöyledir: Çok heyecanlı bir olay döner, kendinizi akışına kaptırırsınız ve sayfaları heyecanla çevirirsiniz. Değil mi?

Şimdi size üzücü bir gerçek: Ben heyecanlanınca okuyamıyorum. Gerçekten. Cinder’ı okurken sürekli heyecan doluydum ve bu da okumama oldukça engel oldu. Komik gelebilir ama bünyem heyecan kaldırmıyor :D Kalbim falan sıkışıyor. Sabırsızlık hissi cidden canımı yakıyor.

Kitap Kül Kedisi masalının geleceğe uyarlanması. Kül Kedisi, yakışıklı prens, kötü üvey kardeş ve üvey anne ve elbette cadı. Bunların hepsi kitapta mevcut.
Bir masal uyarlaması olduğu için olayların gidişatı elbette tahmin edilebiliyor. Sonu değil belki, fakat senaryo aşağı yukarı belli. Buna rağmen öyle büyük bir sabırsızlıkla okudum ki, ciddi manada yüreğim sıkıştı.

Kitabı çok beğendiğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Uzunca bir süredir okuduğum en sağlam kurgu ve en özgün konuya sahipti. Olayların birbiriyle bağlantısı güzel sağlanmıştı. Bir kısımda geçen küçücük bir ayrıntı bambaşka bir yerde karşınıza çıkabiliyordu.

Olayları tahmin edemedim mi? Ettim. Her bir ayrıntı tahmin edilebilir nitelikteydi fakat bu, yazara hayran olmamı engellemedi. Sonuçta hangimizin aklına masal kahramanlarını romanlaştırmak gelirdi ki?

Kitabı okumaya ilk başladığımda adapte olmakta fazlaca zorlandım. Üçüncül kişili anlatım okumaya pek alışık olmadığımdan kaynaklanıyor olsa gerek. Ve etrafta gezinen Android’ler ilk başta kafamı karıştırdı. “Bunlar ne yahu?” diye gezindim bir süre. Meğer bildiğimiz robotmuş. Yapay zekâya sahip robotlar.

Kitabın kurgusal mantığına hayran oldum fakat aşkın istediğim düzeyde olmamasından dolayı da üzüldüm. Açıkçası daha fazla romantik sahne beklemiştim, bu bakımdan hayal kırıklığına uğradım.

Ama tabi ki seriye devam edeceğim :’)

Beğenmemiş olsam da devam ederdim muhtemelen çünkü elimde bütün kitapları var, aylardır seriyi tamamlamaya uğraşıyorum :D

Lafı çok mu çok uzattım lakin benim için zor bir yorum oldu. Karışık. Gelecek kitaplarda yaşanacakların ağırlığı altında şimdiden eziliyorum. Endişeliyim. Bir o kadar da heyecanlı.

Kitabı satın almak için:

Benzeri Yazılar

0 yorum