alıntı

Yabancı: Veyl || Öznur Yıldırım (Yabancı #2) Kitap Yorumu

23:12




Kitabın Adı: Yabancı: Veyl
Sayfa Sayısı: 600
Puanım: 4,5/5




Arka Kapak
Tanrı, şeytanın inini
Cennete sakladı.
Kahverengi gözleri bana kabuk bağlamış yaraları anımsatan küçük bir kız çocuğu tanıdım. Onu parçaladım, mahvettim, yok ettim. Onu korudum, kurtardım, var ettim. Zihnimi durduramadım. Bir rüzgâr esti ve tavandaki lamba uğursuz bir ses çıkararak yavaşça sallandı. Gökyüzümü kara bulutlar kapladı, yağmur yağdı. Terk edilmiş bir kasabada geceler kimsesizdi, güneş yok oldu, ay sabah olunca doğdu. Boş bir arazide bir yel değirmeni döndü, döndü, döndü… Sonra sana bir masal anlattım.
Ve seni ölüm uykusuna yatırdım.



Benim Yorumum

Yabancı Veyl, Şahmeran’ın kaldığı yerden hız kesmeden devam ediyor. İlk kitabın aksine çok daha çarpıcı olaylara yer veriliyor. Kendi adıma, soluksuz okuduğumu söyleyebilirim. Özellikle bir noktadan sonra kitabın bana fazla geldi ki, ihtimaller silsilesinde boğulacağımı sandım.


Yabancı: Şahmeran yorumumda da söylediğim gibi ben Yabancı’yı yıllardır okuyorum. Yıllardır bu ihtimaller üzerine kafa yoruyorum ama henüz bir çıkar yol bulmuş değilim. Çünkü Veyl’de görüyoruz ki asıl mesele intikam değil. İşlerin ne şekilde boyut değiştirdiğine şahit oluyoruz. Doğru bildiğimiz şeyler yalan oluyor, yalan bildiklerimiz ise gerçek.

Önceden yayımlanmış hâli ile şu an elimde tuttuğum kitabı kıyasladığımda değişiklikler bariz bir şekilde gözüme çarptı. Öznur Yıldırım öylesine ufak detayları değiştirmiş ki bunların hepsine geniş bir perspektiften baktığınızda aslında büyük resmin önemli noktalarını oluşturduğunu görebiliyorsunuz.

İlk kitapta Ediz ve Doğa’nın biraz hastalıklı karakterler olduğu fark ediliyor olsa da Veyl’de bu konu biraz daha pekiştirilmişti. Doğa’nın geçmişi, babası ile sorunları, kişiliği… Arka planda bize tamamı yansıtılmayan şeyler dönüyor ama biz ne olduklarını asla bilemiyoruz. Veyl pek çok yönden fazlasıyla gizemli bir kitaptı.

Öznur Yıldırım kaleminin ve tasvirlerinin güzelliğinden bir şey kaybetmemiş, yine insanın içine işleyen cümleler mevcuttu. Kitabın daha ileri sayfalarında yoğunluğu azalsa da ilk birkaç bölümde o boğuculuk ne yazık ki mevcuttu. Kitabı tasvirlere öylesine boğuyor ki olaylar gölgede kalıyor. Ve rahatsız olduğum ikinci bir nokta ise kendini tekrar etmesi. Bahsettiği şeyler sürekli aynı: Etrafa dağılan roman sayfaları, takvim yaprakları, roman satırları… Bu tekrarlara çok fazla takılmadım fakat o kadar sık görüyoruz ki dikkat çekmemesi mümkün değil.


Yorumumu noktalamadan önce son bir şeye değinmek istiyorum. Çoğumuzun Öznur Yıldırım’ın paylaştığı bir alıntı üzerine merak ettiği bir yalan mevzusu var kitapta. Kitabı okuduğum süreç boyunca tahmin etmediğim bir olaydı bu. Çünkü insanın aklına durup dururken gelebilecek bir ihtimal değil. Çok mu imkânsız ya da büyük bir şey? Hayır, değil ama okurken ihtimal dâhilinde bulundurulabilecek bir şey olduğunu da düşünmüyorum. “Yahu kesin şöyle bir şey oldu!” diyemiyorsunuz. Ama gerçekleştiğinde ise kitabın bütününü düşünüyor ve ipuçlarını aklınıza getiriyorsunuz ve her şey bir anda çok bariz gelmeye başlıyor. “Neden olmasın?” diyorsunuz. Çünkü olabilecek bir şey.

Ve işin aslı, bu ufacık yalan arkasında pek çok şeyi saklayan bir bariyer bana göre. Çünkü biz sadece ortadaki gerçekliği biliyoruz. Nedeni, nasılı hakkında bir fikrimiz yok. Ve bence çeşitli felaketleri de bünyesinde barındıran bir unsur.

Vesselam, bence Yabancı: Veyl, her şeyiyle doyurucu bir romandı. Hem gizem, hem aksiyon, hem de bunların yanı sıra romantizmi okura sunuyor. Kelimelerdeki acı ise peşinizi bırakmıyor. Beni hemen her yönüyle tatmin eden bir kitap okuduğumu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Kitabı satın almak için:



Benzeri Yazılar

1 yorum

  1. ilk bölümlerdeki boğucu tasvirlere katılıyorum ama yinede mükemmeldi :)

    YanıtlaSil